-
1 ублажать
-
2 угождать
gönlünü almak* * *несов.; сов. - угоди́тьyaranmak; gönlünü almakвсем / на всех не угоди́шь — herkese yaranılmaz
ему́ тру́дно угоди́ть (он привередлив) — ona bir şey beğendirmek zor
-
3 покорять
несов.; сов. - покори́ть1) fethetmek; boyun eğdirmekпокори́ть кре́пость — kaleyi zaptetmek / almak
покоря́ть си́лы приро́ды — doğal güçleri egemenlik / denetim altına almak
покоря́ть пусты́ни — çölleri fethetmek
2) ( пленять) gönlünü fethetmek, büyülemek••покоря́ть сердца́ — gönülleri fethetmek
-
4 пленять
несов.; сов. - плени́ть1) ( брать в плен) tutsak / esir etmek, tutsak / esir almak2) перен. büyülemek, gönlünü fethetmek
См. также в других словарях:
gönül (veya gönlünü) almak — 1) sevindirmek 2) kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı... T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almak — 1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak Soluk aldığı bile hissedilmiyor. R. N. Güntekin 2) dinlenmek Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük
anmak — i, ar 1) Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak Onun bu fedakârlığını her yerde, her zaman minnetle anacağım. P. Safa 2) Bir sözü ağzına almak Hastalığın adını anmaktan korkuyor. 3) i, le Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük